34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
9.549,89%1,94
3407188฿%-0.37289
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka ve saldırılar sürerken Amerika Birleşik Devletleri (ABD), tüm kurumları ve yetkilileriyle İsrail’e tam destek verirken İsrail’e askeri koruma sağlamak için bölgeye eşi benzeri görülmemiş bir yığınak yapıyor. Bir yandan da iki devletli çözüm, sivillerin korunması, Hamas ile Filistinlilerin arasında ayrım yapılması gibi açıklamalar yapan yetkililer çelişkili bir durum içine düşüyor.
AYRI TELDEN AÇIKLAMALAR
ABD Başkanı Joe Biden, geçen çarşamba günü ölen Filistinli sivillerin sayısına yönelik “hiç güvenmiyorum” açıklamasını yaparken; pazar günü Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, “Filistinli siviller İsrail’in hava saldırılarında ölmeyi hak etmedi” diyor. Biden, sivil katliamına yönelik “savaş yürütmenin bedelidir” derken ABD Başkan Yardımcısı Harris pazar günü, “savaş kurallarına bağlı kalınmalı” diyor.
BİR ÖYLE BİR BÖYLE
Geçen salı bir basın toplantısında “Savaş bu, çatışma. Kanlı, çirkin ve karışık olacak. Siviller zarar görecek” diyen Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby, birkaç dakika sonra “sivillere yönelik her türlü koruma önlemini görmek istiyoruz” diyor ancak yine Kirby, cuma günü “İsrail’e Gazze’deki askeri operasyonlarında kırmızı çizgi çekmiyoruz” diye ortaya çıkıyor.
UKRAYNALI İÇİN GÖZYAŞI
Kirby, son günlerde bir sosyal medya videosu ile gündeme geldi. Görüntünün bir yanında geçen yıl Ukraynalı sivil ölümlerinden bahsederken ağlamaklı bir tavır takınan sözcü, görüntünün diğer yanında Filistinli sivillerin öleceğinden ve bunun savaşın bir gerekliliği olduğundan bahsediyor. Hürriyet, konu ile ilgili bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisiyle konuştu. Yetkili, “Rusya ile İsrail arasındaki her türlü denkliği reddediyoruz. Rusya, Ukrayna’ya karşı haksız bir savaş başlattı. İsrail ise Hamas’ın korkunç terör saldırısına yanıt veriyor” dedi.
SÖYLEMİ SORGULANIYOR
ABD yönetimi ve İsrail hükümetinin ilk günlerde ortaya koyduğu “Hamas eşittir DEAŞ” söylemi, Amerikan medyasında yerini ciddi soru işaretlerine bıraktı. Washington’daki basın toplantılarında Amerikalı ve Batılı muhabirler, İsrail’in savaş hukukuna uyup uymadığını, sivil kayıpları önlemek için neler yaptığını ve ABD’nin bu konulardaki sorumluluğunu sert sorularla sorguluyor. Soruların dozu artarken ABD’li sözcüler ve yetkililer, kendilerini çelişkiye düşüren ve samimiyeti sorgulanan açıklamalar yaparken buluyor. ABD, en yakın ortağı olan İsrail ile dünyanın geri kalanına ihraç etmeye çalıştığı insani, hukuki ve uluslararası değerler arasında sıkışıp kalmış halde. Amerikalı yetkililerin son zamanlarda dengesiz bir tutumla suçlanmasının arka planında işte ABD’nin kendini içinde bulduğu bu hareket alanı dar politikanın büyük rolü olduğu söylenebilir.