34,1959$% -0.01
36,8808€% 0.29
2.922,57%-0,08
4.923,00%-0,12
8.862,32%2,83
2561683฿%0.50027
T.C. Ziraat Bankası, T.Halk Bankası, Ziraat Katılım Bankası, BDDK, SPK ve KGK kurumlarında yetkili sendika olan Öz Finans-İş sendikası Genel Başkanı, Sayın Ahmet EROĞLU ile www.devlet.tc olarak özel röportaj gerçekleştirdik. Görüşmemizin detayları aşağıda yer almaktadır…
www.Devlet.TC: Sayın Eroğlu, öncelikle yoğun programınız içerisinde bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ahmet EROĞLU: Asıl ben teşekkür ederim. Öncelikle sendikamızı ve bizleri dinlemek, değerli okuyucularınıza tanıtmak üzere çok kıymetli bir girişimde bulunuyorsunuz.
www.Devlet.TC: Son zamanlarda kamu bankaları çalışanlarının mevcut durumlardan olumsuz etkilendikleri ve buna tepki hareketleri verdiklerini duyuyoruz. Bunun nedeni nedir?
Ahmet EROĞLU: Öncelikle ülkemizin ekonomisinin geldiği son durumlar, alım gücünün azalması her kesimden ve sektörden vatandaşımızı olumsuz etkilediği gibi, bankacılık sektörü çalışanlarını da olumsuz etkilemiştir. Yılın son ayları, özellikle tek maaş aldığımız Kasım, Aralık ayları, banka çalışanları için tam bir çile dönemi. Yıl boyunca kümülatif matrah artışının en fazla etkisini gösterdiği ay. En az maaş alan arkadaşımızın bile vergi dilimi artışı nedeniyle eline geçen net maaşın eridiği aylar. Bir de artan enflasyon, hayat pahalılığı, diğer bankalardaki arkadaşlarımızın ücretlerinin 6 ayda bir enflasyon artı refah payı artışı ile enflasyona karşı korunuyor olması ve devlet memurlarına verilen seyyanen zam ile sektör ve özellikle yetkili olduğumuz kamu bankası çalışanlarının maaşlarının göreceli olarak geride kalması ve bunun üstüne de diğer bankalarda olduğu gibi bizim bankalarda çalışan arkadaşlarımızın maaşlarının da yılda iki dönem ücret artışı yapılarak, enflasyon ve hayat pahalılığının etkisinden kurtarılması talebimizim olumlu karşılanarak Kasım ayında ücret artışı yapılacağı beklentisi ve bu sürecin hukuki ve bürokratik engeller nedeniyle uzaması morallerimizi bozdu.
1 Kasım’da üyelerimizin eline geçen paranın neredeyse asgari ücret düzeyinde kaldığını görmek, kredi kartı ödemesi mi yapsam yoksa ev kirası mı versem yoksa çocuğun okul taksitini mi ödesem diye düşünmek elbette moral bozucu bir durumdur. Biz sendika olarak arkadaşlarımızın mevcut durumlarının farkındayız ve aynı durum ve duyguları paylaşıyoruz.
www.Devlet.TC: Siz bu durumu çalışanlar ile birlikte anlıyor ve düzeltilmesi için görüşmeler yapıyorken neden tepkiler size geliyor?
Ahmet EROĞLU: Birilerine kızmak lazım, birilerine bu şartlarda nasıl yaşanır diye hesap sormak lazım ve birilerini suçlamak lazım. Aslında arkadaşlarımızın kime ve neye kızıldığını yapılan paylaşımlarda görmek mümkün. Hiç uğraşmaya gerek yok, doğrudan sendikayı ve sendika başkanını hedef almak, başka yöne kafayı çevirmeden ve hiç risk almadan kullanılacak en güzel yöntem. Maaşları sendika belirliyor, çalışma şartlarına sendika karar veriyor, görev yerlerinize sendika bakıyor, elini tutan yok atacağı bir imzaya bakıyorken sendika başkanı bir imza atmıyor. Bu önemli nokta, “verirse bankam verir” ve “ben bankama güveniyorum” diyerek de sosyal medya paylaşımlarında da bir yerlere mesaj verme hususu atlanmıyor.
Bunların hepsi anlaşılabilir hususlar. Arkadaşlarımız bu durum karşısında demoralize haldeler, kırgınlar ve kendilerine cevap verecek, bir açıklama yapacak bir merciye ihtiyaçları var. Her unvan ve pozisyondan arkadaşımızın eleştirisine de, kızgınlığına da, kırgınlığına da, hatta hakaretine de maruz kalıyoruz. Sorumlusu doğrudan biz olmadığımız bu durumların ceremesini biz çekiyoruz.
www.Devlet.TC: Sosyal medya ve bazı mecralarda sendikanın bakış açısı hakkında yorumlar yapılmakta. Bu konulara açıklık getirir misiniz?
Ahmet EROĞLU: Bir kimsenin bir kişi, kurum ya da kuruluşu eleştirmesi özgürlük çerçevesinde hakkıdır, saygı duyarız.
Ancak bu haklarını kullanırken, sosyal medyadan iftira atan arkadaşlarımızı uyarmak da bizim hakkımızdır.
Benim ve arkadaşlarımın hakkında “Sarı Sendika” yöneticisi diye yazan arkadaşlarımıza şunu ifade etmek istiyorum: Nerede, kime karşı ve ne karşılığı, hangi mali ve sosyal haktan mahrum kalmanız karşılığı temsil ettiğimiz arkadaşlarımızı “sarı” sıfatı kazanacak şekilde satmışız? Kiminle hangi pazarlık içinde olmuşuz? Karşılığında ne almışız? İster bireysel ister topluca hepinizi ilgilendiren hangi talebinize bigâne kalmışız? Bu iddialarda bulunurken öncelikle bir dayanaklarının olması gerektiğini bildiririz. Aksi taktirde yapılan bu hareketin adı “iftira” olur. Biz her zaman ve her durumda toplu ya da bireysel sorunu olan tüm arkadaşlarımızın yanında olmak için sendikamızın her birimi ile çaba sarf etmekteyiz. Bizi arayıp, şubesindeki bir problemi çözmemizi isteyen ve lütfen şube adı ve bizim adımızı kullanmayın diyen, sorunun çözümünü isterken şahsi endişeleri bulunan arkadaşlarımızın bile sorunlarının çözümüne öncülük ediyoruz.
www.Devlet.TC: Maaşlarınız ve bindiğiniz araçlar hakkında yapılan yorumlar hakkında açıklığa kavuşturmak istediğiniz konular var mı?
Ahmet EROĞLU:
-Şeffaflık adına tüm halkımızın okuyacağı bir mecrada kendi iç işlerimize ve işleyişimize ve harcamalarımıza dair bilgileri paylaşmakta bir beis görmüyorum;-
Yüzbinlerce lira maaş aldığım konusu;
Sendika başkanı olarak bütün şubelerimizde, temsilci, baş temsilci ve katılım imkânı olan şube sorumlu arkadaşlarımızla toplantılar yaptık. Bu toplantıların hemen hepsinde, kendi maaşımı da, genel başkan yardımcılarımızın maaşlarını da şube başkanlarımızın maaşlarını da ayrıntılı olarak ortaya koydum. Yetkili olduğumuz 3 bankada yaklaşık 30 civarı genel müdür yardımcısı var ve ilk kuruluşumuzda, genel başkanın maaşı, bankalarımızdaki 3.cü grup genel müdür yardımcısı maaşını geçmeyecek diye karar aldık. Bugün itibariyle benim sendikadan aldığım maaşım, bırakınız GMY maaşını, hali hazır grup başkanı maaşı bile değildir.
Genel Başkan yardımcılarımız benim maaşımın %80’ini ve şube başkanlarımız da genel başkan yardımcılarımızın aldığı maaşların %80’ni almaktadırlar. Şube başkanlarımıza verdiğimiz ücret, bankalarımızdaki 8.ci grup Şube Müdürü maaşına denk gelmektedir.
İkinci bir karar aldık ve tüzüğümüze koyduk: sendika yöneticileri ve şube başkanları, TİS ile sendika üyelerine sağlanmayan hiçbir mali ve sosyal haktan faydalanamaz dedik. Kasım ayında üyelerimiz ücret artışı alsaydı, biz de alacaktık, üyelerimiz almadıysa bize de yok. Üyelerimiz yakacak yardımı almıyorsa bize de yok.
A8 Long Audi ya da A6 Audi’ye bindiğimiz konularına değinecek olursak;
Sendika araçlarımız, iki yıl öncesine kadar kiralıktı. İki yıl önce yaklaşık 3000 lira olan aylık araç kirası bir anda 18 bin liraya çıktı ve hemen sonra da 25 bin lira oldu. Biz de bu durumda uzun vadede araç satın almanın daha kârlı olacağını hesapladık ve sendikamız genel merkez ve 15 şubesi için kredi çekerek araç satın aldık. Hepsi de sendikamızın öz varlığı durumdadır.
Genel Yönetim Kurulumuz için, Passat fiyatının 1.350 milyon lira olduğu tarihte 697 bin liraya Audi A3 araç ve 15 şube başkanımız için de KİA marka binek otomobil satın aldık. Paylaşımlarda maalesef bunun dışında bir aracımız olmadığı halde Audi A8 veya A6’ya biniyorlar diye paylaşım yapılmaktadır. Bilmeden konuşmak cehaletin, bilerek yanlış söylemek iftiranın göstergesidir.
www.Devlet.TC: Pahalı elbiseler, lüks oteller hakkında yorumlar yapıldığına da denk geldik, üyelerinize bu konuda söylemek istedikleriniz var mı?
Ahmet EROĞLU: Evet tabi ki o yorumları ben de okuyorum. Bazı eleştiriler saldırı boyutuna varmakta. Böyle bir durumda aynı dille savunmamızı yaptığımızda ise üslubumuz ya da eleştiriye kapalı olduğumuz hakkında yeni eleştiriler gelmekte.
13-15 Bin Liralık Takım Elbiseleri ile Şubeye Ziyareti Yapan Sendikacılar;
Bugüne kadar sendikamızın hiçbir kademesinde tanınmış ünlü ve pahalı marka elbise giyen birine rastlamadım. Benim marka merakım hiç olmadı ve hoşuma gittiği ve kendime yakıştırdığım giysiyi pazardan da alıp giyerim.
“Lüks Otellerde Kalmamız” Konusunda Yapılan Paylaşımlar;
Toplantılarımızı, toplantı ve konaklama yapılabilecek en uygun yerde yapmaya gayret ediyoruz. Elbette 5 yıldızlı otelde de kalıyoruz, misafirhanelerde de. Yapılan toplantıların yerleri olsun, maliyetleri olsun o günün şartlarına göre en uygununu gözeterek yapmaya gayret ediyoruz.
Ek olarak sendika başkanı dahil herkes telefon parasını kendisi ödeyecek dedik ve uyguluyoruz. Trafik cezası da kim adına yazılmış ise o ödeyecek dedik ve uyguluyoruz. Yaptığımız hiçbir seyahat için harcırah almıyoruz. Üyelerimizin aidatlarının beytülmal olduğunun bilincindeyiz ve muhafaza ve doğru kullanımı için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
Hakkımız olmayan bir kuruşa da milyon liraya da el uzatmayız ve talip de değiliz. Haramı helalı bilen, helal süt emmiş bir insanım ve bu dünyanın ötesinin de olduğuna iman ediyorum.
En Büyük Sermayemiz Arkadaşlarımızın Bize Olan Güveni;
Bize güvenen, üye olan ve temsilcisi olarak seçip sendika başkanı yapan insanların güveninden daha büyük bir emanet olmaz. Ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak benim ve arkadaşlarımızın asli işi. İşimizi yaparız. Diğer her şey ikinci sırada kalır. Kimsenin sarısı değiliz ve olmaya da talipli değiliz.
Arkadaşlarımıza hak vermiyor da değilim. Elbette kurum yönetimini ve yöneticilerini eleştirmeleri söz konusu değil, siyasi eleştiri de yapamazlar ve hedef tahtasına koyup “kızım sana diyorum, gelinim sen anla” diyecekleri sadece biz varız. Bizi eleştirebilirler, bize kızabilirler ancak iftira atmadan ve hakaret etmeden yapmaları, tek taraflı sataşmaktan ya da karşılıklı tartışmadan ziyade, diyalog çerçevesinde eleştiri yapılması halinde kendimizi rahatlıkla ifade edebileceğimizi düşünüyorum.
www.Devlet.TC: Sayın başkanım misafirperverliğiniz, bizi konuk ettiğiniz ve sohbetiniz için teşekkürler. Üyelerinize son olarak belirtmek istediğiniz bir konu var mı?
Ahmet EROĞLU: Devlet.TC olarak misafirimiz olduğunuz, bizi dinlediğiniz için asıl biz teşekkür ederiz. Üyelerimize belirtmek istediğim en önemli husus; Sendikamız öncelikle çalışanlarımızın haklarını korumak için var, bizler emanetçileriz. Arkadaşlarımızın haklı davalarında her zaman yanlarında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Özellikle unutmamalarını rica ettiğimiz husus; Demokratik hukuk düzenin getirdiği yasal çerçevelerde, karşılıklı diyalog yöntemi ile arkadaşlarımızın haklarını savunuyoruz. Bunlar da hep süreç. Her şey birden, bir anda olmuyor. Taleplerimizin bazıları hemen oluyorken, bazıları bürokratik süreçlere takılıyor, değerlendirilmesi uzun sürüyor, bir sonraki görüşme süreçlerine kalabiliyor ve o da zaman alabiliyor ancak zamanı geldiğinde de talebimiz yerine getiriliyor. Kimi taleplerimiz de bazı engellere takılıyor, hiç olmuyor. Arkadaşlarımızdan istirhamımız anlayışlı olmaları, bizim de kendileriyle beraber, kendileri için çaba sarf ettiğimizi anlamalarıdır. Özellikle TİS dönemi gibi kritik süreçlerde sakin olarak sendikanın yanında olduklarını göstermeleri en başta çalışan menfaatinedir.
Tüm arkadaşlarıma sizin aracılığınızla selam ve saygılarımı iletiyorum.