Türkiye’nin Küresel Düzen İçindeki Önemi ve Batı’nın Son Şansı

Dünyanın Değişen Yüzü ve Türkiye'nin Artan Rolü

Son yıllarda dünya, köklü değişikliklere sahne oluyor.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Foreign Affairs dergisine yazdığı makalede, Rusya-Ukrayna Savaşı, Orta Doğu’daki çatışmalar ve Afrika'daki gerilimlerin demokrasileri tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Bu zorlukların ortasında Türkiye gibi orta güç ülkelerin küresel istikrarı sağlama potansiyeli ön plana çıkıyor. Stubb'a göre, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bu ülkeler, ekonomik ve jeopolitik ağırlıkları ile küresel düzenin belirleyicisi konumuna yükseliyor.

Büyük Güç Rekabeti ve Orta Güçlerin Yükselişi

Dünyada büyük güç rekabeti yeniden canlanmış durumda. Çin ve ABD arasındaki çekişme, jeopolitik dengelerin temelini oluşturuyor.

Ancak Stubb, bu ikili rekabetin yanı sıra Brezilya, Hindistan, Meksika, Nijerya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Türkiye gibi ülkelerin de oyunun kurallarını değiştirdiğinin altını çiziyor. Bu ülkeler, kalıcı bir küresel düzenin kurulmasında kritik bir rol oynama potansiyeline sahip.

Batı'nın Diyalog ve İşbirliği İhtiyacı

Stubb, Batı'nın karşı karşıya olduğu fırsatlar ve zorluklar üzerinde duruyor. Batılı ülkelerin, monologdan ziyade diyaloga, çifte standarttan çok tutarlılığa ve tahakküm yerine işbirliğine yönelmesi gerektiğini belirtiyor. Eğer rekabet uğruna işbirliğinden kaçınılırsa, dünya daha büyük çatışmalarla karşı karşıya kalabilir. Bu bağlamda, Türkiye gibi ülkelerin katkıları Batı için de hayati önem taşıyor.

Küresel Gücün Üç Bölgesi

Günümüz küresel güç dengesi, üç ana bölgeden oluşuyor: Küresel Batı, Küresel Doğu ve Küresel Güney. Stubb, Küresel Batı'nın ABD liderliğinde 50 ülkeyi, Küresel Doğu'nun ise Çin liderliğinde 25 ülkeyi kapsadığını aktarıyor. Küresel Güney ise Afrika, Latin Amerika, Güney Asya ve Güneydoğu Asya'da gelişmekte olan ve orta gelirli ülkeleri içeriyor. Bu bölge, gelecekteki dünya düzeninin yönünü belirleme potansiyeline sahip.

Yeni Düzenin Belirleyicisi: Küresel Güney
Batı ve Doğu'nun kendi yönlerine doğru ilerlediği bir dünyada, Küresel Güney'in rolü daha da önem kazanıyor. Stubb'a göre, yeni dünya düzeninin belirlenmesinde Küresel Güney'in etkisi kritik olacak. Bu nedenle Batı ve Doğu, Güney'in kalbi ve zihni için mücadele ediyor. Özellikle Türkiye gibi ülkelerin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği, küresel dengeleri önemli ölçüde etkileyecek. .

Kaynak: AA

Türkiye’nin Küresel Düzen İçindeki Önemi ve Batı’nın Son Şansı

Dünyanın Değişen Yüzü ve Türkiye'nin Artan Rolü

Son yıllarda dünya, köklü değişikliklere sahne oluyor.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Foreign Affairs dergisine yazdığı makalede, Rusya-Ukrayna Savaşı, Orta Doğu’daki çatışmalar ve Afrika'daki gerilimlerin demokrasileri tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Bu zorlukların ortasında Türkiye gibi orta güç ülkelerin küresel istikrarı sağlama potansiyeli ön plana çıkıyor. Stubb'a göre, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bu ülkeler, ekonomik ve jeopolitik ağırlıkları ile küresel düzenin belirleyicisi konumuna yükseliyor.

Büyük Güç Rekabeti ve Orta Güçlerin Yükselişi

Dünyada büyük güç rekabeti yeniden canlanmış durumda. Çin ve ABD arasındaki çekişme, jeopolitik dengelerin temelini oluşturuyor.

Ancak Stubb, bu ikili rekabetin yanı sıra Brezilya, Hindistan, Meksika, Nijerya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Türkiye gibi ülkelerin de oyunun kurallarını değiştirdiğinin altını çiziyor. Bu ülkeler, kalıcı bir küresel düzenin kurulmasında kritik bir rol oynama potansiyeline sahip.

Batı'nın Diyalog ve İşbirliği İhtiyacı

Stubb, Batı'nın karşı karşıya olduğu fırsatlar ve zorluklar üzerinde duruyor. Batılı ülkelerin, monologdan ziyade diyaloga, çifte standarttan çok tutarlılığa ve tahakküm yerine işbirliğine yönelmesi gerektiğini belirtiyor. Eğer rekabet uğruna işbirliğinden kaçınılırsa, dünya daha büyük çatışmalarla karşı karşıya kalabilir. Bu bağlamda, Türkiye gibi ülkelerin katkıları Batı için de hayati önem taşıyor.

Küresel Gücün Üç Bölgesi

Günümüz küresel güç dengesi, üç ana bölgeden oluşuyor: Küresel Batı, Küresel Doğu ve Küresel Güney. Stubb, Küresel Batı'nın ABD liderliğinde 50 ülkeyi, Küresel Doğu'nun ise Çin liderliğinde 25 ülkeyi kapsadığını aktarıyor. Küresel Güney ise Afrika, Latin Amerika, Güney Asya ve Güneydoğu Asya'da gelişmekte olan ve orta gelirli ülkeleri içeriyor. Bu bölge, gelecekteki dünya düzeninin yönünü belirleme potansiyeline sahip.

Yeni Düzenin Belirleyicisi: Küresel Güney
Batı ve Doğu'nun kendi yönlerine doğru ilerlediği bir dünyada, Küresel Güney'in rolü daha da önem kazanıyor. Stubb'a göre, yeni dünya düzeninin belirlenmesinde Küresel Güney'in etkisi kritik olacak. Bu nedenle Batı ve Doğu, Güney'in kalbi ve zihni için mücadele ediyor. Özellikle Türkiye gibi ülkelerin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği, küresel dengeleri önemli ölçüde etkileyecek. .

Kaynak: AA