Arktik Bölgede Antik Bir Keşif: Gergedan Dişi Fosili

Kanada’nın Arktik bölgesinde bulunan 24 milyon yıllık bir gergedan dişi fosili, bilim dünyasını heyecanlandırdı.

Kopenhag Üniversitesi Globe Enstitüsü’nden Dr. Ryan Sinclair Paterson’un liderliğinde yapılan araştırmada, bu fosilden elde edilen protein dizileri incelendi. Bu diziler, şu ana kadar keşfedilen en eski ve detaylı protein bilgilerini içeriyor. Araştırmacılar, bu keşfin dünya üzerindeki kadim yaşamın izlerini sürmek için atılmış dev bir adım olduğunu vurguluyor.

Antik Proteinler ve Paleoproteomik Bilim Dalı

Paleoproteomik olarak adlandırılan bilim dalı, antik DNA yerine daha dayanıklı olan proteinleri incelemekte. Bu yaklaşım, evrimsel geçmişi, antik türlerin beslenme alışkanlıklarını ve cinsiyetlerini anlamamıza yardımcı oluyor.

Danimarka Kopenhag Üniversitesi’nden Prof. Enrico Cappellini, bu keşfin yalnızca bir başlangıç olabileceğini belirterek, “Belki bir gün dinozorlardan da protein elde edebiliriz,” dedi.

Gergedan Dişindeki Yedi Protein Dizilimi

Araştırmacılar, 24 milyon yıllık gergedan dişindeki yedi farklı protein dizisini analiz etti. Bu bilgiler, incelenen antik gergedanın günümüz gergedanlarının atalarından yaklaşık 41-25 milyon yıl önce ayrıldığını gösteriyor. Dr. Paterson, bu bulguların, bu kadim türün evrimsel ağacını yeniden inşa etmeye bir adım daha yaklaştığını ifade ediyor.

Buzul Çağı Gergedanları ile Karşılaştırma

Araştırma ekibi, elde ettikleri verileri buzul çağındaki yünlü gergedanlar ve dev boynuzlu Sibirya tek boynuzlusu gibi sıra dışı türlerle karşılaştırdı. Dr. Paterson, bu çalışmaların, antik gergedanın evrim ağacındaki konumunu belirlemek adına önemli olduğunu belirtti. Her ne kadar bu bulgular çığır açıcı olsa da, çeşitli bölgelerde benzer bulguların elde edilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.

Antik Proteinin Gelecekteki Araştırmalar İçin Önemli Potansiyeli

ABD’nin Chicago şehrindeki Field Doğa Tarihi Müzesi’nden Dr. Evan Saitta, tropikal bölgelerde de benzer proteinlerin elde edilebileceğinin altını çiziyor. Saitta, bu tür bulguların farklı coğrafyalarda doğrulanması gerektiğini belirtti. Bilim insanları, antik proteinlerin korunmuş olmasının yeni araştırmalar için önemli bir başlangıç noktası olabileceğini ifade ediyor. .

Kaynak: DHA