ABD Senatosu, 2026 savunma bütçe tasarısını oylayarak 77 “evet” ve 20 “hayır” oyu ile kabul etti. Daha önce Temsilciler Meclisi’nde de onaylanan bu tasarı, imzalanması için Başkan Donald Trump’a gönderildi. Trump’ın, bu savunma bütçesini kısa süre içinde onaylaması bekleniyor. Bütçe, Rusya ve Çin ile askeri rekabeti artırmanın yanı sıra, küresel güvenlik politikalarında önemli değişiklikler öngörüyor.
Rusya ve Çin ile Rekabeti Güçlendiren Unsurlar
901 milyar dolarlık 2026 savunma bütçesi, Rusya ve Çin’e karşı askeri rekabeti güçlendirmek amacıyla çeşitli düzenlemeler içeriyor.
Tasarı kapsamında, Ukrayna’ya 400 milyon dolarlık savunma yardımı sağlanması planlanmakta ve bu yardımlar, Ukrayna ordusuna silah tedarik eden ABD şirketlerine ödeme olarak kullanılacak. Ayrıca, Avrupa’daki ABD askerlerinin sayısının 76 binin altına düşmesini engelleyecek önlemler de bütçede yer alıyor.
Çin İle İlgili Düzenlemeler
Savunma bütçesinde dikkat çeken bir diğer ayrıntı, ABD’nin Çin ile hassas teknoloji alışverişinde bulunan kişilerin Hazine Bakanlığına bildirimde bulunmasını zorunlu kılan düzenleme. Buna ek olarak, bazı Çinli biyoteknoloji şirketlerinin federal fon almasını yasaklayan “Biyogüvenlik Yasası” da tasarı içinde yer almakta. Bu önlemlerle, ABD’nin teknoloji ve güvenlik alanındaki hakimiyetini koruma çabaları dikkat çekiyor.
Bölgesel Müttefiklere Askeri Destek
2026 savunma bütçesi, Tayvan’a 1 milyar dolar ve Filipinler’e 1,5 milyar dolar savunma fonu sağlayarak bölgesel müttefiklere destek sağlıyor. Bu yardımlar, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki stratejik ortaklarını güçlendirme hedefinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. ABD’nin bu bölgelerdeki askeri varlığı, güvenlik politikalarının merkezinde yer alıyor.
Sezar Yasası’nın Kaldırılması ve Etkileri
Savunma bütçesi kapsamında 2019’da yürürlüğe giren, Suriye’ye yaptırımlar içeren Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’nın iptali de yer alıyor.
Bu iptalin gerekçeleri arasında, Suriye’de yeni kurulan Ahmed Şara yönetiminin desteklenmesi ve ülkeye yabancı yardımların geri dönmesinin sağlanması bulunmaktadır. Bu değişiklik, ABD’nin Suriye politikasında önemli bir dönüşüme işaret ediyor.
İsrail’e Sürekli Destek
Tasarı, İsrail’in savunma sistemlerinin tam finansmanı dahil olmak üzere kapsamlı bir destek paketini içeriyor. Demir Kubbe ve Davud’un Sapanı gibi füze savunma sistemleri için ayrılan kaynaklar, İsrail’in güvenliğine verilen önemi vurguluyor. Ayrıca, ABD’nin İsrail’in savunma üretim ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olup olmadığı sürekli bir değerlendirmeye tabi tutulacak.
Geçmişteki Askeri Güç Kullanım Yetkileri Kalkıyor Savunma bütçesi tasarısı, Irak’a karşı 1991 ve 2002 yıllarında alınan Askeri Güç Kullanma Yetkisi’ni (AUMF) kaldırmayı da içeriyor. Bu karar, ABD’nin Orta Doğu politikalarında yeni bir döneme geçişinin sinyallerini veriyor. .
Tunus’un Sidi Buzid kentinde 17 Aralık 2010 tarihinde Muhammed Buazizi’nin kendini ateşe vermesiyle başlayan süreç, ülkenin kaderini değiştirdi.
26 yaşındaki üniversite mezunu seyyar satıcı Buazizi, tezgahına zabıta tarafından el konulması ve valilik binasından kovulması üzerine bu dramatik eylemi gerçekleştirdi. Halkın bu olaya tepkisi, 23 yıllık iktidar sahibi Zeynel Abidin Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de ülkeden kaçmasına yol açtı. Bu olay, Tunus’ta “Yasemin Devrimi” olarak adlandırılırken, Arap dünyasında ise “Arap Baharı”nın başlangıcı kabul edildi.
Devrimin Yıl Dönümü ve Kays Said’in Kararı
Yasemin Devrimi’nin kutlamaları, başlangıçta Bin Ali’nin kaçtığı 14 Ocak tarihinde yapılırken, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 2 Aralık 2021 tarihli kararıyla Buazizi’nin kendini ateşe verdiği 17 Aralık’a taşındı.
Esad Buazizi, devrimin sadece bir kişinin eylemiyle değil, o dönemdeki koşulların olgunlaşmasıyla mümkün olduğunu belirtiyor ve benzer bir durumun bugün de tekrarlanabileceğine işaret ediyor.
Devrimin Gerçekliği ve İç Tartışmalar
Esad Buazizi, devrimin gerçekleşmesindeki en büyük başarının insanlardaki korkunun yıkılması olduğunu vurguluyor. Devrim sonrası gelen özgürlükçü genç neslin, eski korku dolu dönemden farklı bir ortamda büyüdüğünü belirtiyor.
Yine de, devrim sonrası sürecin istikrarlı olmayışı nedeniyle devrim karşıtı iddialar gündeme gelmiş.
Devrimin İç Sloganları ve Anlamı
Antropolog Emin el-Buazizi, devrimin öne çıkan sloganlarının, olayların derin anlamını ortaya koyduğunu ifade ediyor.
“Ey hırsızlar çetesi, istihdam bir haktır” ve “Bağımsızlık için ayağa kalkıyoruz” gibi sloganlar, Tunus’un o dönemdeki toplumsal ve siyasal atmosferini yansıtıyor. Bu sloganlar, devrimin ideolojik ya da partisel sınırların ötesinde bir halk hareketi olduğunu gösteriyor.
Kays Said’in İktidarı ve Tartışmalar
Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz 2021’de aldığı olağanüstü kararlar, Tunus’ta siyasi krize yol açtı.
Said’in kararları bazı kesimlerce “darbe” olarak nitelendirilirken, Ahrar Koalisyonu gibi gruplar ise durumu devrimin asıl amacına dönüş olarak görüyor. Bu süreçte ülkenin demokrasiden uzaklaştığı yönünde eleştiriler sürüyor. .
İstanbul’da Darülaceze Caddesi’nde sürücüsü henüz belirlenemeyen bir otomobilin neden olduğu feci kaza sonucu, araç kontrolü kaybetti ve karşı yönde ilerleyerek önce bir motosiklete, ardından da kaldırımda bulunan yayalara çarptı. Olay yerine hızla sevk edilen polis, sağlık ve itfaiye ekipleri, kazanın boyutlarını ortaya çıkardı. İlk belirlemelere göre, kazada yedi kişi yaralandı. Yaralılar arasında yayalar da bulunurken, olayın ciddiyeti kazanın hemen ardından sağlık ekiplerinin müdahalesiyle hastaneye kaldırılmalarına yol açtı. Hastaneye ulaştırılan yaralılardan ikisinin hayatını kaybettiği bilgisine ulaşıldı.
Kazanın Ardından Darülaceze Caddesi Trafiğe Kapandı
Olayın hemen ardından polis ekipleri, caddeyi trafiğe kapatarak detaylı bir inceleme başlattı. Kazaya karışan otomobil ve motosiklet olay yerinden kaldırıldıktan ve gerekli incelemeler tamamlandıktan sonra cadde yeniden trafiğe açıldı. Olayın şokunu yaşayan görgü tanıkları, kazanın dehşet anlarını anlattı. Tanıklar, sürücünün oldukça hızlı olduğunu ve hareketlerinin kontrolsüz olduğunu belirtti. O anı yaşayanlardan biri, otomobilin motosiklete çarptıktan sonra refüje çarptığını ve havaya fırladığını kaydetti.
Görgü Tanıkları Olayın Dehşetini Anlattı
Kaza anında durakta bekleyen Nermin Fedakar, yaşadıklarını “İlk önce gri bir araba, korkunç bir hızla geçti. Motosikletliye kızmış gibiydi, yanını sıyırdıktan sonra refüje çarptı ve havalandı” sözleriyle ifade etti. Bir diğer tanık Salih Taş ise, “Motorluya çarptıktan sonra büyük bir hızla taşları havaya uçurdu. Üç teyze ve bir genç kadın da olay yerindeydi, genç kadının durumu kritikti” dedi. Tanıklar, kaza anında çok sayıda yaralının olduğunu belirterek olayın ciddiyetine dikkat çekti.
Kaza Sonrası Ekipler Hızla Müdahale Etti
Kazanın ardından olay yerine gelen ekipler, yaralıların en kısa sürede hastaneye ulaştırılması için çaba gösterdi. Bu tür kazaların önlenebilmesi için sürücülerin hız sınırlarına uymaları gerektiğinin altı çizildi.
Kazanın ardından yapılan incelemeler, hem olayın nasıl gerçekleştiğine dair detayları ortaya koydu hem de güvenli sürüşün önemini bir kez daha hatırlattı. Yaralıların tedavisine devam edilirken, kazanın nedenine ilişkin soruşturma sürüyor. .
Türkiye’nin dış ilişkilerinde önemli bir aktör olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher ile Ankara’da buluştu. Bu görüşme, kritik insani yardım meselelerini ele almak ve uluslararası iş birliğini güçlendirmek amacıyla gerçekleştirildi.
Türkiye, dünya genelindeki insani krizlere yanıt verme konusunda kararlılıkla çalışmalarını sürdürürken, bu tür üst düzey temaslar önemini her geçen gün daha fazla hissettiriyor.
İnsani Yardımların Geleceği Masaya Yatırıldı
Görüşmenin merkezinde, dünya genelinde süregelen insani krizler ve bunların en etkili şekilde nasıl yönetilebileceği konusu vardı.
Hakan Fidan ve Tom Fletcher, çeşitli bölgelerdeki acil durumlara müdahale stratejilerini tartışarak, Türkiye’nin bu alanda üstleneceği potansiyel rolü değerlendirdiler.
Ayrıca, insani yardım operasyonlarının geliştirilmesi ve etkili bir şekilde koordine edilmesi için atılabilecek adımlar hakkında fikir alışverişinde bulundular.
Türkiye ve Birleşmiş Milletler’in Ortak Çalışmaları
Türkiye, Birleşmiş Milletler ile uzun süreli iş birliği geleneklerine sahip bir ülke. Bu görüşmede de iki taraf, bölgesel ve uluslararası sorunlara çözüm bulma konusunda dayanışmayı artırma kararlılığını bir kez daha vurguladı. Fidan ve Fletcher, özellikle Ortadoğu ve Afrika’daki insani krizlerde Birleşmiş Milletler’in çabalarını nasıl destekleyebileceklerini değerlendirdi.
Küresel Krizlere Çözüm Arayışları
Toplantının diğer önemli bir başlığı, küresel ekonomik belirsizliklerin insani yardımlara etkisiydi. Ekonomik sıkıntıların yardımlar üzerindeki baskısını azaltmak için yeni finansal stratejiler geliştirme konusunda da görüş alışverişinde bulunuldu. Taraflar, krizlere uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler üretme konusunda birlikte çalışmanın gerekliliğinin altını çizdi.
Türkiye’nin Uluslararası Rolü Pekişiyor
Bu görüşme, Türkiye’nin uluslararası arenada üstlendiği yapıcı rolü pekiştiren önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Hakan Fidan’ın, Birleşmiş Milletler gibi küresel kuruluşlarla kurduğu güçlü ilişkiler, Türkiye’nin diplomatik gücünü artırmasında kilit rol oynuyor. Özellikle insani yardım konularında daha etkin politikaların geliştirilmesi, hem bölgesel hem de küresel barış ve istikrar için büyük önem taşıyor. .
İsrail hükümeti, Gazze Şeridi’nden daha önce alıkoyduğu 11 Filistinli tutukluyu serbest bırakarak, Filistin tarafına teslim etti.
Hamas’a bağlı Esirler Ofisi’nin yaptığı açıklamaya göre, bu kişiler Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından Deyr Belah’ta bulunan Aksa Şehitleri Hastanesi’ne götürüldü. Ancak, serbest bırakılan esirlerin sağlık durumları hakkında herhangi bir detaylı bilgi kamuoyuyla paylaşılmadı.
Kızılhaç Komitesi’nin Rolü
Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin yaptığı açıklamaya göre, serbest bırakılan 11 tutuklunun Kisufim Sınır Kapısı’ndan geçişleri sağlandı ve Deyr Belah’taki Aksa Şehitleri Hastanesi’ne nakledildi. Kızılhaç ayrıca, bu kişilerin aileleriyle iletişim kurabilmeleri ve yeniden bir araya gelebilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapıldığını bildirdi. Bu tür insani yardımlar, bölgede yaşanan gerginliklerin azaltılması açısından büyük önem taşıyor.
İsrail’deki Gözaltı Merkezleri ve Erişim Sorunları
Kızılhaç Komitesi, İsrail’deki gözaltı merkezlerinde tutulan mahkumlara hala erişemediklerini ifade etti. Bu durum, Filistinli tutukluların durumlarının takip edilebilmesi açısından büyük bir engel teşkil ediyor. Komite, tüm Filistinli tutukluların isimlerinin bildirilmesi ve bu kişilere erişim sağlanması gerektiğini vurguladı.
Uluslararası İnsancıl Hukuk’un Önemi
Yapılan açıklamada, uluslararası insancıl hukukun gerekliliklerine vurgu yapılarak, tutuklulara insancıl davranılması, kabul edilebilir gözaltı koşullarının sağlanması ve aileleriyle iletişim kurmalarına izin verilmesinin zorunlu olduğu belirtildi. Bu tür önlemler, insani yardım kuruluşlarının faaliyetlerini sürdürebilmesi için elzemdir.
İletişim İçin Çağrı
Haberin sonunda, okuyuculara daha fazla bilgi almak ve benzer haberlerden haberdar olmak için iletişime geçmeleri teşvik edildi. Bu tür bilgilendirmeler, kamuoyunun konuyu daha iyi anlayabilmesi açısından önemli rol oynamaktadır. .