İran’dan İsrail ve ABD Saldırılarına Karşı Birleşmiş Milletler’e Resmi Mektup

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik saldırılarını kınayan bir mektubu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Güvenlik Konseyi’ne iletti. Arakçi, mektubunda, bu saldırıların BM Şartı, uluslararası hukuk ve insan hakları sözleşmeleriyle çeliştiğini belirtti. Arakçi, saldırıların 13 Haziran’da başladığını ve BM Şartı’nın 2’nci maddesinin 4’üncü fıkrasını ihlal ettiğini ifade etti. Bu saldırıların sivil yaşamı engellediğini, altyapı ve hastaneleri özellikle hedef aldığını söyledi.

Nükleer Tesislere Yönelik Saldırılar ve Uluslararası Hukuk İhlalleri

Arakçi, İsrail ve ABD’nin İran’ın Kum, Arak, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerini hedef aldığını belirtti.

Bu tesislerin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) denetiminde olduğuna dikkat çeken Arakçi, bu saldırıların Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu vurguladı. Bu durumun uluslararası hukukun ciddi bir ihlali olduğunu belirtti.

Uluslararası Toplumun Tepkileri ve Hukukun Üstünlüğü

Arakçi, birçok BM üyesi ülke ile bölgesel ve uluslararası örgütlerin saldırıları kınadığını belirtti.

Bu eylemler, BM Şartı’nın ciddi ihlali olarak değerlendirilmekte ve hukukun üstünlüğünün korunması için sert önlemler alınması gerektiği ifade edilmekte. Arakçi, BM Güvenlik Konseyi’nin barış ve güvenliği sağlama görevini hatırlattı.

Saldırıların Failleri Sorumlu Tutulmalı

İran, BM Güvenlik Konseyi’nden İsrail rejiminin İran’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik saldırılarını tespit etmesini talep ediyor.

Arakçi, İsrail ve ABD’yi bu saldırıların sorumluları olarak tanımasını ve zararların tazmini için yükümlülüklerini yerine getirmesini resmen talep ettiklerini söyledi. Ayrıca, saldırıların failleri sorumlu tutulmalı ve benzer suçların tekrarlanmasının önüne geçilmelidir.

BM Sisteminin Meşruiyeti Tehlikede

Arakçi, bu saldırılara göz yumulmasının BM sisteminin meşruiyetini zedeleyeceğini ve uluslararası hukukun temel ilkelerine karşı açık bir saldırı olduğunu vurguladı. Siyasi ve askeri liderlerin uluslararası hukuka göre bireysel cezai sorumluluğa sahip olduklarının altını çizdi. Bu durumun gelecekteki uluslararası ilişkilerde hukuksuzluk eğilimini teşvik edeceğini belirtti. .

Kaynak: IHA