Amasya’da Misket Elma Krizi: Hasat Yapılamadı

Amasya, Türkiye’nin en bilinen elma üretim merkezlerinden biri olarak bu yıl zorlu bir süreçle karşılaştı. Coğrafi işaret tescilli misket elma ağaçları, Nisan ayında meydana gelen zirai don ve aşırı düşük sıcaklıklar nedeniyle meyve veremedi. Bu durum, bir tarafı kırmızı, diğer tarafı yeşil renkte olan beş yıldızlı misket elmanın üreticisini zor durumda bıraktı. Şehzadeler şehri olarak bilinen Amasya, 2 bin yıllık üretim kültürü ile tanınırken, bu yıl sadece 2 bin ton civarında elma hasadı bekliyor.

Elma Bahçelerinde Hayal Kırıklığı

78 yaşındaki Bekir Damatoğlu, bu yılın, hayatında gördüğü en ağır zirai don olduğunu belirtti. Çocukluğundan bu yana elma bahçelerinde çalışan Damatoğlu, geçmişte hiç bu kadar meyve kaybı yaşamadığını vurguladı. “Misket elma hiç yok” diyen Damatoğlu, normalde 500 kilo elma veren ağaçlardan bu yıl sadece birkaç kilo bile meyve elde edemediklerini ifade etti.

Misket Elmanın Özelliği Kayboldu

Misket elmanın kendine has aroması ve kokusunun başka yerlerdeki elmalarda bulunmadığını belirten Damatoğlu, “Niğde’den getirip ‘Amasya elması’ diye satıyorlar ama ne aroması, ne de kokusu var” dedi. Elma üreticileri, Amasya’nın coğrafi işaretiyle tescillenmiş bu özel türdeki eksikliğin, yerel ekonomiyi ve ticareti olumsuz etkilediğini açıklıyor.

Diğer Meyvelerde de Benzer Durum

Hayri Kabakçı, Ziyaret beldesinde elma dışında erik, şeftali, ve kiraz gibi meyvelerde de ciddi bir üretim azalışı yaşandığını aktardı. Harmanağılı köyünde devam eden sınırlı hasatta, zedeli ve sakat meyveler meyve suyu fabrikalarına gönderilirken, sağlam olanlar depoya alınıyor. Her yıl bol miktarda üretim gerçekleştiren bu bölgede, alışık olmadıkları bir durumla karşı karşıya kalınması, üreticilerin umudunu kırmış durumda.

Amasya’nın Geleceği İçin Kaygılar Artıyor

Bu yıl yaşanan don olaylarının, Amasya’nın meyve üretim alanında uzun vadede nasıl bir etkisi olacağı belirsizliğini koruyor. Uzmanlar, iklim değişikliklerinin bu tür olumsuz etkilerini azaltmak için tarım politikalarının güncellenmesi gerektiğini belirtiyor.

Yöresel ve coğrafi işaret tescilli ürünlerin korunmasının, hem üreticilerin hem de bölgenin ekonomisini güçlendireceği ve benzer durumların önüne geçilebileceği umut ediliyor. .

Kaynak: IHA