Orta Toroslar’da Jeolojik Araştırmalar Sürüyor

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) bilim insanları, Orta Toroslar’ın jeolojik geçmişini aydınlatmak adına 2021 yılında önemli bir çalışmaya başladı.

TÜBİTAK Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ve İTÜ’nün Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından da desteklenen bu proje, bölgenin jeokimyasal analiziyle bölgedeki fay hareketlerini inceliyor. Yürütücülüğünü Doç.

Dr. Tonguç Uysal’ın üstlendiği çalışmada, özellikle Seydişehir ile Antalya arasındaki topoğrafya inceleniyor ve bu bölgedeki depremlerin tarihsel izleri araştırılıyor.

Depremler ve Topoğrafik Yükselme Arasındaki Zaman Çakışması

Araştırmanın sonucunda, Orta Toroslar’daki büyük fayların 450 bin yıl boyunca aktif olduğunu ve bu süreçteki yükselme ile birlikte çalıştığı keşfedildi. Bu bulgular, “Nature Communications” gibi prestijli bir bilimsel dergide yayımlanarak uluslararası arenada ilgi gördü.

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Cengiz Yıldırım, projede elde edilen verilerin, MTA tarafından hazırlanan diri fay haritasına değerli katkılar sağlayacağını vurguluyor.

Fayların Tarihi ve Gelecekteki Deprem Potansiyeli

Jeokimyasal analizler sonucunda, Orta Toroslar’daki fayların geçmiş 500 bin yıl içinde aktif olduğunu gösteren yaş verileri elde edildi. Bu bulgular, fayların geçmişte meydana gelen toroslar yükselmeleriyle aynı zamanda faaliyete geçtiğini ortaya koyuyor. Bu durum, gelecekte bölgenin deprem potansiyeli hakkında da önemli ipuçları sunabilir. Aynı zamanda, fayların şu anki durumu ve gelecekteki aktiviteleri üzerine yeni incelemeler yapılması gerektiğini işaret ediyor.

Orta Toroslar’ın Yükselme Dinamikleri

Prof. Dr. Yıldırım, Toroslar’ın yükselme dinamiklerinin hızla gerçekleştiğini ve bu durumun dünyadaki diğer benzer jeolojik yapılarla karşılaştırıldığında oldukça benzersiz olduğunu ifade ediyor.

Afrika kıtasının Anadolu’nun altına dalması ve bu dalmanın beraberinde getirdiği mantonun yükselmesi sonucu Torosların jeolojik zaman diliminde hızla yükseldiği belirtiliyor. Bu, dünya genelinde nadir görülen bir hızda gelişen jeolojik bir olay olarak değerlendiriliyor.

Projede Yer Alan Yerli ve Yabancı Bilim İnsanları

Tamamen yerli kaynaklarla yürütülen bu proje, uluslararası bilim insanlarının da ilgisini çekti.

Türkiye’den uzmanlar tarafından hazırlanan bu çalışma, iki yabancı yer bilimcinin katkılarıyla zenginleşti. Bu tür projeler, Türkiye’nin jeolojik çeşitliliğini ve bilimsel potansiyelini uluslararası düzeyde daha görünür kılıyor. .

Kaynak: AA