Orta Vadeli Programın Tanıtımı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2026-2028 yıllarını içeren Orta Vadeli Programı (OVP) duyurdu. Bu temel politika belgesi, her yıl Eylül ayında güncellenerek bütçe süreçlerini başlatıyor ve makroekonomik hedefleri ortaya koyuyor.

Yılmaz, OVP’nin Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlandığını ve kamu kurumlarının katkılarıyla şekillendiğini belirtti. Ortak akıl ve katılımcı bir anlayışla hazırlanan program, ekonomi politikalarının koordineli bir şekilde yürütüldüğünü vurguluyor.

Ekonomi Programının Başarıları

Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi iradesiyle yürütülen ekonomi programının somut sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Küresel ve bölgesel zorluklara rağmen Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığını sürdürdüğünü vurguladı. Program kapsamında, fiyat istikrarı ve mali disiplin öncelikli hedefler arasında yer alıyor. Ayrıca, enflasyonla mücadelede kazanımlar elde edildiği ve dezenflasyon sürecinin devam ettiği belirtiliyor.

Enflasyon ve Dezenflasyon Süreci

Yılmaz, Haziran 2024’ten itibaren başlayan dezenflasyon sürecinin etkilerini değerlendirdi. Enflasyondaki 42,5 puanlık gerileme, sıkı para ve maliye politikalarının başarısını gösteriyor. Enflasyon beklentilerinde iyileşme sağlanırken, yılın geri kalanında dezenflasyonun kesintisiz devam etmesi öngörülüyor. Türkiye ekonomisi, global düzeydeki zorluklara rağmen dirençli ve dengeli bir yapıya sahip.

Cari İşlemler Açığında İyileşme

Yılmaz, cari işlemler açığında kaydedilen önemli düşüşe dikkat çekti. 2023 yılında %6,9 seviyesine yükselen cari işlemler açığı, uygulanan ekonomi programı ile Haziran 2024’te %1,7’ye kadar geriledi. 2025 itibarıyla bu oran daha da düşerek %1,3’e ulaştı. Cari işlemler açığındaki bu olumlu eğilim, Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacını azaltıyor ve yeni yapısal adımlarla destekleniyor.

TL’ye Güven ve Uluslararası Rezervler

Türk Lirası’na olan güvenin artışı, TL mevduatlarının toplam mevduat içindeki payını önemli ölçüde artırdı. Kur Korumalı Mevduat hesapları etkili bir biçimde yönetilerek, döviz hesaplarına dönüş endişelerinin önüne geçildi. Bu dönemde uluslararası rezervler yaklaşık 80 milyar dolar artarak ekonomiye güveni pekiştirdi. Risk primi de önemli ölçüde gerileyerek ekonominin dayanıklılığını artırdı. .

Kaynak: IHA